"Bir düzlükte karşısına öfkeli bir hayvan çıkan yolcu, kurumuş bir kuyunun içine girer, ama aşağıya baktığında kuyunun dibinde ağzını açmış kendisini yutmaya hazırlanan bir ejderha görür. Talihsiz adam öfkeli hayvan tarafından öldürülmek korkusuyla ne kuyudan dışarı çıkabildiğinden, ne de ejderha tarafından yenilmek korkusu nedeniyle kuyunun dibine inebildiğinden, kuyunun içindeki çatlaktaki bir dalı yakalar ve ona tutunur. Ellerinde gitgide güç kalmamakta, o da az sonra kendisini yukarda ve aşağıda bekleyen ölüme boyun eğmek zorunda olacağını düşünmekte ama yine de dala sıkı sıkıya tutunmaya devam etmektedir. Derken 2 fare görür. Bir siyah bir beyaz fare... Fareler sürekli olarak onun tuttuğu dalın üzerinde gezinmekte ve dalı kemirmektedirler. Az sonra dal kopacak ve adam ejderhanın ağzının içine düşecektir. Yolcu bunu görür ve ölümden kurtuluş olmadığını anlar. Dala tutunmaya devam etmekte, ama aynı zamanda etrafına da bakınmaktadır. Dalın yapraklarında birkaç damla bal görür. Bal damlalarına diliyle uzanır ve onları yalamayı başlar.Beyaz ve siyah fareler, gece gündüz tutunduğum dalı kemirmekteler. Ejderhayı açık seçik görüyorum ve bal bana tatlı gelmiyor artık. Ben sadece, kendilerinden kaçamıyacağım o ejderha ile fareleri görüyorum, gözümü onlardan çeviremem ve bu bir masal değil, bir gerçektir. Aksi ispatlanamaz ve herkesin algılayabileceği bir hakikattir.
Kendimce buradaki simgeleri anlamdırayım:
Bu dünya kuyu…
Günlük hayattaki, insanların elde etmek için kendilerini paraladıkları zevkler, bal…
Tutunduğu dal görünenin ötesindeki hayata dair düşüncelerin ve inancın…
Siyah fare, bizim inancımızı yiyip bitiren endişeler, kuruntular…
Beyaz fare içimizi kemiren kurduğumuz olmaz hayaller…
Ejderha ve hayvan kaçınılmaz ölüm...
Okuduğum en iyi kitaplardan birisi.3 kere okudum.Kendisi hakkında bu kadar bilgi sahibi ve açık olan bir insan görüyorsunuz her şeyden önce.Kendisini bilmesi sayesinde insanları da tanıyor.Hayata dair bir kaygısı olan herkesin mutlaka okuması gereken bir kitap bence.